Edremit Ziraat Odası Başkanı Ali Yılmaz Diker, dökme ve ambalajlı ürünlerin satış kotaları hakkında bir basın açıklaması yaptı.
Balıkesir Edremit İlçesi Ziraat Odası Başkanı Ali Yılmaz Diker yaptığı açıklamada; “Dökme ve ambalajlı ürüne satış kotaları koyulabilir en mantıklı bunun olacağını düşünüyorum. Ancak aylık 500 ton dökme veya varilli ihracat yapan bir firmaya 50 ton ambalajlı ürün gönderme gibi bir zorunluluk getirilebilirdi. Böylece hem firmalar pazar ağlarını genişletmek için yeni satış kanalları aramak zorunda kalacaklar. Hemde yurtdışındaki firmalar dökme yağ alabilmek için markalı ürünlerin pazarını açma imkanları olacaktı. Tamamen kapatma sektörün içinde bulunan bu işi yapanların zararına olacaktır. Markalı katma değer yaratmak güzel ama bir anda bu çok kolay birşey değil. Bu yüzden uluslararası platformda özellikle ülkemiz döviz kaynakları yönünden özellikle de ülke bu durumdayken esnek davranılması ve en mantıklısı olacağı kanaatindeydim” şeklinde konuştu.
TEK TARAFLI ALINAN BU KARAR ÜRETİCİ AÇISINDAN MAĞDURİYET YARATIR…
Ziraat Odası Başkanı Başkan Diker, “Tek taraflı alınan bu karar üretici açısından mağduriyet yaşatacaktır. Çünkü bu içeride ki yağ tedarikçilerinin bakanlık üzerinde oluşturdukları baskı ile alınan bir karar. Şimdi iç piyasada üreticiden alınacak fiyatlar düşecektir. Ve o tedarikçiler dış piyasa fiyatlarını takip ederek mal toplamaya başlarlar. Sonrasında depolarını doldurduktan sonra yüksek kar marjlarıyla tekrar dökme satmaya devam ederler ve karlarına kar katarlar. Çünkü bunlar bu tür lobi faaliyetlerini bakanlık nezdinde çok güzel götürüyorlar ve zaten bir haftadan beri de gazetelerde bunu işliyorlar ve oynuyorlardı.
Burada yapılması gereken şu idi;
Madem Bakanlık dökme ve varilli yağ satışını istemiyor ve ambalajlı yağ satışını istemede samimi davranıyor ise dökme ve ambalajlıya koyduğu 20 cent kesintinin üzerine bir 20 cent te Bakanlık bütçesinden koyarak ihracatta ambalajlı ürün satışında ihracatçıya destek olurken, hem devlet döviz kaynaklarına artış sağlamaya devam edecekti, hemde iç piyasa da ki talep artışıda devam edeceğinden üretici de satıcıda mağdur edilmeyecekti.
Zaten seçimlerden sonra artan fahiş maliyet giderleri (Mazot, gübre, işçi ücretleri ve diğer giderler) ve paranın değer kaybından dolayı pul olan desteklerle zeytincinin sürdürülebilir bir tarım yapması mümkün görülmemektedir.
Bu üç aylık yasaklama sonuçları açısından diğer tarımsal sektörlerde olduğu gibi zeytin ve zeytinyağı sektöründe de bizlere inşallah mağduriyet yaşatmaz” dedi.