Yaşadığımız çağda dozu her geçen gün artan bir vehim bu.
Hele algının gerçeğin önüne geçtiği bugünlerde bu vehme kapılanların sayısı astronomik olarak artmış durumda.
İnsanlar, algıların hüküm sürdüğü günümüz dünyasında, ticaretten siyasete, sosyal hayattan kültürel hayata bütün alanlarda bu vehme kolayca yakalanmakta.
Bu vehme kapılan, gönül verdiği siyasi parti, biat ettiği lider, savunduğu dava için kraldan fazla kralcı bir anlayış, tepeden bakan, buyurgan bir üslup ile çevresindeki herkesi hizaya getirmeye kalkan bir insan tipi türedi son zamanlarda.
Bu insan tipi yüzünden ortalık çın çın öten kakafonik sloganlardan, benim çapım çevremden büyüktür vehmiyle ortalıkta dolaşan sözde dava savunucularından, kendisinden başka herkesi ihanetle, döneklikle, hainlikle, menfaatperestlikle suçlayan karikatür tiplerden geçilmez oldu.
Ha böyle oldu da ne oldu derseniz, olan şu; kelimelerin, kavramların, fikrin, değerlerin içi tamamıyla boşaltılmış oldu.
Hal böyle olunca ise, hayatı yaşanabilir kılan her ne var ise bu tahakkümün altında ezilmeye mahkum edildi.
Zaman ve o zamanın içinde var olan herşey bu sürü psikolojisinin tahakkümü altında.
Bu tahakkümün hüküm sürdüğü insan kalabalıkları arasında; “Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak” uyarısını yapabilecek insanların sayısı hızla azalmakta, herşeye rağmen bu uyarıyı yapmaya kalkan aklıselim insanlar ise sürünün içinde ezilip, linç edilmekte. Ben merkezli, egosantrik bu sürü, o sürünün içindeki kara koyunlara şiddeti her geçen gün artan bir tahakkümle saldırmakta, onları bulundukları alanlardan sürmek, çıkarmak, yok etmek için şedit bir çabanın içine girmekteler.
Bir de kıçı kırık menfaatleri, ucube dünya nimetleri için bu psikolojiye ve o psikolojinin sahiplerine alkış tutanlar var. Bu güruh ise o sürünün her ferdinden çok daha zavallı durumdalar.
İşin kötüsü bu zavallılıklarının da farkında değiller…
Hani derler ya; mesele zıvanadan çıkmış, endazesi alabildiğine kaymış bir vaziyette… Allah sonumuzu hayretsin…