Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, bir kentin tarihle olan bağının koparılmaması gerektiğini ifade ederek, “Şehir ne kadar köklü geçmişi, tarihi, gizli sırları varsa değerli oluyor.” dedi.
Ankara Kent Konseyinden yapılan açıklamaya göre, video konferans yöntemiyle dün başlayan “5. Kent Araştırmaları Kongresi”nde, kentleşme ve yaşam kalitesi başta olmak üzere şehirciliği yakından ilgilendiren konular ele alındı.
Yeni tip koronavirüs tedbirleri kapsamında, Kent Araştırmaları Enstitüsü, İdealkent (Kent Araştırmaları Dergisi), TEPAV, Ankara Kent Konseyi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin iş birliğiyle online olarak gerçekleştirilen kongre, yarın sona erecek.
Kentlerdeki yaşam kalitesine etki eden faktörlerin çok boyutlu ele alınacağı kongrede, en az 30 oturum gerçekleştirilerek, kentlerin planlanmasında görev alan paydaşlarca tartışmaya açılması ve daha yaşanılabilir kentler için çözüm önerilerinin geliştirilmesi amaçlanıyor.
Kongrede konuşan Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, bir kentin tarihle olan bağının koparılmaması gerektiğini ifade ederek, kent araştırmalarında sürdürülebilir kent politikalarına dikkati çekti.
Kentlerde yaşam kalitesinin önemine vurgu yapan Karatepe, şöyle devam etti:
“Bunlardan birisi fiziki çevre ve tasarıma dayalı yaşam kalitesidir. Bir kentte fiziki çevre ve tasarıma dönük olarak kent, doğanın değiştirilmesi anlamına geliyor. İnsan eli değince tabiatla zıtlaşmayan bir yapı olmalıdır. Tarihle bir bağı olmalıdır. Çünkü şehir taze binalardan oluşmuyor. İnsanların anısı ve geçmişi var. Şehir ne kadar köklü geçmişi, tarihi, gizli sırları varsa değerli oluyor. Fiziki yapı yapılırken, birbirinin güneşini, rüzgarını ve görüntüsünü kesmemesi gerekiyor. Böyle olursa yaşam kalitesinin yüksek olacağını düşünüyorum. Yapılan her türlü fiziki değişimde, çocukların, yaşlıların ve hastaların düşünülmesi gerekiyor.”
“Mutlu bir şehrin dinamikleri bellidir”
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan ise imar başta olmak üzere kentlerin yaşam kalitesinin önemine değindi.
Şehircilik konusunda tespitlerde bulunan Demircan, “Mutlu bir şehrin dinamikleri bellidir. Eğitim ve iş hayatının birbirini desteklediği, şehrin geleceğinin de konuşulduğu bir dizayna ihtiyacımız var. Bugün üniversitelerde ve okullarda tartışılan bir konu vardır. Çocuklar okuyor, öğreniyor ama tecrübeleri yok. Usta, çırak ilişkisinin önemi ortaya çıkıyor. Yaşam, eğitim, üretim alanlarının iç içe olduğu ve gençlerin iş hayatına katıldığı bir yerde ideal şehirden bahsedilebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Başkentimizi layık olduğu yere ortak akılla çıkarmak zorundayız”
Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz da gelişen kent kültüründeki rant kavramına vurgu yaparak, “Kentleri ‘ben’ diyerek ranta dayalı değil, ‘biz’ diyerek sürdürülebilir yönetmeliyiz.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin 1980’lerden itibaren dünyadaki gelişmelere paralel olarak, yeni bir kentleşme dönemine geçtiğini anımsatan Yılmaz, bu süreçte kentsel topraktan elde edilen rant kavramının da kent hayatına girdiğini vurguladı.
Yılmaz, kent kimliğinin giderek tanımsızlaştığı, hatta neredeyse yitirilmeye başlandığına işaret ederek, “Üniversite, organize sanayi bölgeleri, meslek odaları, ticaret ve sanayi odaları, vakıf ve derneklerin güçlü bir bileşen oluşturduğu Ankara Kent Konseyinin bu verilerle kent adına çözüm üretebilmesi gerekiyor. Kent konseyleri, kentin yaşam kalitesini artırmak için devreye giriyor. Başkentimizi layık olduğu yere ‘ortak akılla’ çıkarmak zorundayız.” açıklamasında bulundu.
Kongrede, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Çelik, Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Can Giray Özgül, İstanbul Kent Konseyi Başkanı Tülin Hadi, Balıkesir Kent Konseyi Başkanı Mürsel Sabancı, Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Nuray Akçasoy ve Prof. Dr. Ruşen Keleş konuşmacı olarak yer aldı.